13.10.15

'ölü mü denir şimdi onlara'*

seni rûyamda gördüm. babannemin evinin mutfak penceresinden beni izliyordun, yüzünde gülümsemen. aynı! yerdeyim, kedi  yavrularıyla oynayan bir kız çocuğu!

öldü.

yaşları daha sayı olmayan çocukları öldürdüler!
bir günde yaşlarının toplamı ömrüm olmayan çocukları öldürdüler!
çocuklara kıydılar! gözlerini kırpmadan!

ben nasıl seni özlerim!? utancım sığmıyor hiç bir yere, bitmiyor  kahrolası nefesim. gücüm de yetmiyor.

en iyi bildiğim ilaca sarılıyorum. sen hediye etmiştin, 'Nazım'. ve biliyor musun, geçen akşam Devrim'le konuşmamızı duysan
(ki duyuyorsundur belki)
başka türlü işte. değişmezdi hiç bir şey,,


insan yerlerim acıyor en çok. nereye gider bu kadar çocuk? kime sarılır? üşümez mi? hangi gök gürültüsü dindirir kahkahalarına karışan hıçkırıklarını!!!

adaletin ne türlüsü beklenir bilmiyorum. hiç bir şey bilmiyorum. hiç bir yer yok sığınacak. sarılacak toprak yok! 

bayrak var, vatan var, allah var. 

yok.

hepimize  kıyıyorlar sıradan. şimdilik hayatta kalanlarımız, geride kalmışlığın utancıyla kavruluyoruz, sıramız  gelene kadar ...

daha çok sevmeli, sarılmalı, aşkla elbet, barış diye haykırmalı! ama en çok; seveceğimiz adamları,  kadınları ; doğuracağımız çocukları
, dostumuz belleyeceğimiz insanları öldürüyorlar  en çok! ve hep.


yolum toprağına çıkmıyor. her yanım cenaze. rûyalarımda gel yine, ben daha uzun dalana kadar uykuya. 










*Edip Cansever , Ölü mü Denir