11.6.14

''aklımın bir köşesinde gitmek var''



ensemde bir yol lavanta.

çok eksiğim, ama hala toparlamaya çalışıyorum, fark ediyorum kızıyorum kendime, bırakamıyorum. izin veremiyorum. oysa bunun bir önemi yok, sadece beni eksiltiyor, çoğaltıyor yer yer. ama bana ediyor, ne ederse.
sevme biçimimde kendime çıkan yokuşlarım var gibi.
eksik ve cahil.

'aklımın bir köşesinde gitmek var' demişim bir vakit.menekşeli.gözlüklü.

şimdi vakit.

az kala. 

beklemenin tükettiği yerlerimden, tutunmaya çalışıyorum, hiç bırakılmamışım gibi.

senden gitmiyorum kül'kardeşim. acımdan yürüme.

elbet senin izliğin bu biçim durmak, ama, eksik bırakma. bunca.

ve gidişimde bile bırakamayışımı görüyorum. ve bu beni çok yoruyor! bundan giderken bunun içinde kalmak. boğulmak. giden ben iken, bırakamayanda benim. açmadığın her telefonda bir kere daha anlıyorum. 

kül'sün. haziranda gelenimsin. unutmam. bilirsin.

ve yol.

bir hazirandan bir hazirana. ömrümün 7 yılı tükenmişken, daha çok sevmek için, ilk defa belki de bu kadar aşık, gidiyorum. ağaçların memleketine. gidemediğim. hiç bir türkünün yetmediği. boğazımda kalan koca bir düğümle, dönüşsüz bir biletle, sadece yol'a düşüyorum. biraz vedalı. çünki bunca yürüme, yol alma, ömürden. 
ve elbet her şey başka olacak. biten ve devam eden.

sabır. eksikliğim. izinsizliğim. yol öğretir diyorum. inanıyorum. 


bulutlardan yüksekte olduğum bir sabah, olursa elbet yaşamın devamlılığı benim için, çok içten dileyeceğim seni. duymak için.

ne yazsam olmayacak. 

haziran diye,
aşk diye, 
kül diye.
nar.

sadece yol.

iz'liğim. 
''tutamak'' 
sözcükler anlamlı sadece.

ve bu bir yol alma. yürüme. gitmek bile değil. arkama bakmadan gidemiyorum. 

daha.




''Yerinden huzursuz olan kişi, yola düşer
-yeni bir yer bulmak için olmasa bile,
biraz yürümek, yol almak için...''*


ve daha mavi...





*oruç aruoba, yürüme/ yer, yön, yol / gidiş